Belçika, futbolda bir dünya markası… FIFA sıralamasında iki numarada. Son 20 yılda yetiştirdiği futbolcularla damgasını vurdu.
Futbolun artık beşiği diyebileceğimiz bu ülkede bir Türk kıymetli başarılara imza atıyor. 21 yaşında profesyonel futbol yöneticiliğine başlayan, 24 yaşında Gençlerbirliği Kulübü’nün genel menajerliğini yapan ve uzun yıllar Fenerbahçe’de misyon yapan Hasan Çetinkaya, artık 41 yaşında…
Üç yıldır Westerlo Kulübü’nün 2. Lideri olan Çetinkaya, 20 yıllık deneyimi ile kıymetli başarılara imza atıyor. Lider Oktay Ercan’ın kulübü satın almasıyla başlayan süreç, bu dönem şampiyonlukla taçlandı ve Westerlo, artık Jupiler Plo League’de…
Çetinkaya’nın amaçlardan biri, 4 bin nüfuslu bir kasaba kadrosu olan Westerlo ile Avrupa kupalarına katılmak… Kulüp ikinci lideri ve bu muvaffakiyetin mimarlarından Hasan Çetinkaya ile futbol üzerine keyifle bir sohbet yaptık.
– Belçika’ya gidiş öykünüz nasıl oldu? Aileniz ile yerleştiniz. Belçika’ya alışabildiniz mi?
“2018’deki başkanlık seçimleri sonrası, ağustos ayına kadar süren belgisiz bir dönemim oldu. Aslında Lider Ali Koç beni bırakmak istemiyordu, “Seni kaybetmek istemiyorum” diye telaffuzları oldu. Paylaşımlarımız oldu. Lakin konjonktür gereği ve benim için 10 yıllık yorucu bir periyottan sonra 2018 Ağustos ayında ayrıldım. Bir yıl çalışmama kararı aldım.”
“O dönem içinde çok fazla teklif geldi. Dönem sonuna geldiğimiz anda ise 2019 Mayıs ayıydı. Yurtiçinden üst seviye kulüpler, yurtdışından Çin Futbol Federasyonu’ndan bir teklif almıştım. Tam o basamakta Oktay Ercan, Westerlo projesi ile geldi. Kulübü satın aldığını, burada kıymetli bir model oluşturmak istediğini söylemişti. Ailemle bir kıymetlendirme yaptım ve bu projeye sıcak baktım. Ailece bu biçimde bir karar verdikten sonra daima birlikte Belçika’ya, Brüksel’e yerleştik.”
“Belçika’da Türk olmak”
– Orada yaşadığınız en büyük zorluk ve kolaylık neydi?
“Yabancı olmak, bilhassa de Türk olarak kabul görmek Belçika piyasasında nitekim kolay olmadı. Ülkemize ve bizlere karşı bir önyargı kelam konusuydu. Bu manada çok önemli bir efor harcamamız gerekiyordu.Rahatlıkları ise; organize, nizamlı bir ülke. Sistemi yıllar içinde oturmuş. Avrupa standartlarını teğe bir yaşıyor. Alt ve üst yapı, oturmuş. Yalnızca futbola odaklandığımız için değerli bir rahatlık oldu diyebilirim.”
– İki ülkede futbolun işleyişi ortasındaki temel farklar nelerdir?
“Belçika’da çok açık bir biçimde söyleyebilirim ki futbol her vakit ön planda tutuluyor. Fakat bizim ülkemizde ne yazık ki futbolu çok merkezimize aldığımız söylenemez. Gerçek futbolu konuşmak, futbol adamlarının faal rol aldığı bir bölümden bahsetmek mümkün değil. Biz maalesef kaos tarafı, magazinsel boyutu, etrafındaki hayatı seviyoruz.Biz Türkiye’deki profesyonel çalışma hayatımızda gerçek manada futbolla ilgili ayırdığımız vakit çok fazla olmuyor. Lakin onun etrafında dönen kaotik olaylar, düzensizlik, karmaşa, kriz daima bu bahisler etrafında dönen bir futbol hayatı var. Belçika’da ise kısa, orta, uzun vadede futbol planlamaları etrafında dönen bir günlük hayatımız var. Keşke biz de yalnızca futbol konuştuğumuz bir ortamı yaratabilsek ülkemizde. Fakat bu çok kolay bir şey değil.”
– Westerlo’nun şampiyonluk öyküsü nasıl oldu? Kırılma anları nelerdi? Hayal kırıklıkları kesinlikle olmuştur.
“Westerlo’nun şampiyonluk kıssası bizim için çok kıymetli… Belçika’da 5-6 büyük kulübü bir kenara ayırırsak başka kulüplerin büyük çoğunluğunun yabancı yatırımcısı var. Bunlar, dünyanın en kıymetli fonları. Dünyanın en büyük kulüplerinin burada pilot grupları var. Hasebiyle bunlarla yarışmak, onların içerisinden sıyrılıp başarıyı yakalayıp şampiyon olmak nitekim çok kıymetli.”
“Sadece bu bizim şahsî başarımız değil, bir manada ülkemizi burada temsil etmiş oluyoruz. Bu manada da çok pahalı olduğunu düşünüyorum.Burada biz bir proje ortaya koyduk. Üç yıllık bir proje ortaya koyduk. Üç ayağı vardı projenin. Birçok inşaat faaliyeti gerçekleştirdik birinci sene. Sonra kulübü kurumsal bir yapıya kavuşturmaya çalıştık. Birikim ve deneyimimizi buraya aktardık. Doğal ki finansal yapıyı düzelteme ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturma… Bu çok kıymetliydi. Bu alanda da adımlar attık.”
“Bunun yanında futbolda yarışmacı, üst sıralara oynayan bir kadro yaratmaya çalıştık. Bu kolay değil. Zira kümede kalmaya çalışan bir ekip bunun etrafında dönen bir psikoloji… Bu sene teknik manada bir değişiklik yaptık. Jonas de Roeck diye hakikaten çok kıymetli teknik yöneticisi misyona getirdik. Şampiyonluk maksadı koyduk. Birinci günden son güne kadar harikulade bir istikrar ve her maçı domine eden bir grup olduk. Hak ettiğimiz bir şampiyonluk oldu.”
“Ayaklarımız yere basıyor”
– Lider ile birlikte amacınızı nedir? Westerlo’yu nerede görmek istiyorsunuz? Kaç yıllık bir plandan bahsediyoruz?
“Başkan Oktay Ercan, ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli iş adamlarından bir tanesi. Milletlerarası alanda ülkemizi güzel temsil ediyor. Dünyanın en değerli ülkelerinde işleri var.”
– Westerlo projesinde onun çok hoş bir kelamı var, “Bir kasaba grubuyla muvaffakiyet öyküsü yazmak istiyoruz” diye.
“En büyük gayemiz bu. Küçük bir kasaba ekibi dediğim, 8 bin kişilik stadı olan, 4 bin nüfusa sahip olan yeri, kasabayı, Avrupa kupalarına götürmek en büyük hayalimiz. Bu manada gerçekçiyiz. Ayaklarımız yere sağlam basıyor. Adım adım gitmek istiyoruz. Lider Ercan bu bahiste idealist. Değerli bir vizyon ortaya koyan ve önemli disiplinli kurumsal zekaya sahip, tertip yeteneği üst seviye bir insan.”
“Sıfırdan inşa ediyoruz”
Genç yaşınıza karşın deneyimli ve üst seviye bir yönetici olarak gittiniz. Orada ne öğrendiniz?
“Dünyada profesyonel futbol yöneticiliği yapan en genç şahısım. 24 yaşında Gençlerbirliği’nde genel menajerlik vazifesine getirildim ki futbolcuların büyük kısmı benden yaşça da büyüktü. Hasebiyle yaşım genç lakin iş deneyimim çok fazla.” “Fenerbahçe üzere bir dünya devinde yıllarca bu işi yaptım. Bu manada değerli bilgi birikim ve deneyime sahibim.”
“Burada altyapı tertibi konusunda çok daha fazla bilgi sahibi oldum. Çok kıymetli deneyimler edindim. Benim adıma Westorlo, Fenerbahçe’den sonra öbür bir düzey. Burayı biraz daha kendi çocuğum üzere görüyorum. Sıfırdan bir şey inşa ediyoruz.”
‘Makas çok açılmış’
Türkiye’den almayı düşündüğünüz oyuncu var mı? Kriterleriniz nedir?
“Bugüne kadar almaya çalıştık, uğraş ettim. Berke ve Barış’a bu fırsatı sunduk. Gerek profesyonelliği öğrenme konusunda gerek idman disiplini, taktiksel şuur konusunda çok önemli katkılarımız oldu. Olgun olmaları konusunda da önemli katkımız oldu. Berke’nin haftalarca Fenerbahçe formasını giymiş olması, Barış’ın Gençlerbirliği’nde döndükten sonra başarılı olmasını gururla izliyoruz.”
“Türk oyuncuların hepsi teknik olarak burada oynayacak düzeyde. Fakat temel farklılık, fizikî ve taktiksel istikametten… Nitekim makas çok açılmış vaziyette. Buradaki futbolun temposu, fizikî kalitesi çok üst düzeyde olmak zorunda. Bunlar olmadan bırak maçları idmana bile çıkma bahtları olmuyor.” “Son olarak da Göztepe’de çok uygun işler yapan Halil Akbunar’ı ekibimize kattık.”
“Yıldırım kazansa Puyvelde gelecekti”
Belçika futbolunu bugünlere getiren Chris van Puyvelde’nin Fenerbahçe Lideri Aziz Yıldırım ile anlaştığını anlatan Hasan Çetinkaya, seçim kaybedildiği için kontratın iptal olduğunu anlattı.
Belçika futbol modeli, son 20 yılda gerçekleştirilmiş bir numaralı futbol modeli olduğuna vurgu yapan Hasan Çetinkaya, bunun Türkiye’ye uygulanması gerektiğine vurgu yaptı.
2018 yılında Fenerbahçe seçimlerinde Lider Aziz Yıldırım’ın seçim vaatlerinden birinin akademinin başına Chris van Puyvelde’yi getirmek olduğunu anlatan Çetinkaya, “Hatta kendisiyle kontrat de imzalanmıştı. Chris van Puyvelde kim? Belçika futbol modelini oluşturan kişi… 2000’li yılların başında Belçika futbolu isminden çok fazla kelam ettiremiyordu. Hatta bizim Ulusal Kadromuz, Belçika’yı rahatlıkla yenebiliyordu. 2000’li yılların sonlarına hakikat harikulade bir oyuncu patlaması yaşandı. Küçük bir ülke diyoruz fakat dünyanın en değerli oyuncularını yetiştirmeye başladı. Hazard, Kompany, Lukaku, Witsel, De Bruyne üzere hala devam eden bir futbolcu üretimi yaşandı” sözünü kullandı.
Aziz Yıldırım seçimi kazanamaması nedeniyle Puyvelde ile yapılan muahedenin iptal olduğunu lisana getiren Hasan Çetinkaya şöyle devam etti:
“Kendisi de şu an Çin Futbol Federasyonu’nun yöneticisi. Bu futbol modeli neyi kapsıyor? En küçük yaştan, profesyonel düzeye kadar futbolun her alanda bilhassa okul hayatıyla da entegre olduğu harikulade bir program bu. Teknik, taktik, fizikî, çağdaş futbol ihtiyaçları neler? Bunların her birinin programları 5 yaşından itibaren oluşturulmuş. Yetenek geliştirme programları da bunun içinde. Ülkemizde uygulanabilir mi? İşin gerçeği çok fazla ümitli değilim lakin keşke uygulansa…”
Belçika, futbolda bir dünya markası… FIFA sıralamasında iki numarada. Son 20 yılda yetiştirdiği futbolcularla damgasını vurdu.
Futbolun artık beşiği diyebileceğimiz bu ülkede bir Türk kıymetli başarılara imza atıyor. 21 yaşında profesyonel futbol yöneticiliğine başlayan, 24 yaşında Gençlerbirliği Kulübü’nün genel menajerliğini yapan ve uzun yıllar Fenerbahçe’de misyon yapan Hasan Çetinkaya, artık 41 yaşında…
Üç yıldır Westerlo Kulübü’nün 2. Lideri olan Çetinkaya, 20 yıllık deneyimi ile kıymetli başarılara imza atıyor. Lider Oktay Ercan’ın kulübü satın almasıyla başlayan süreç, bu dönem şampiyonlukla taçlandı ve Westerlo, artık Jupiler Plo League’de…
Çetinkaya’nın amaçlardan biri, 4 bin nüfuslu bir kasaba kadrosu olan Westerlo ile Avrupa kupalarına katılmak… Kulüp ikinci lideri ve bu muvaffakiyetin mimarlarından Hasan Çetinkaya ile futbol üzerine keyifle bir sohbet yaptık.
– Belçika’ya gidiş öykünüz nasıl oldu? Aileniz ile yerleştiniz. Belçika’ya alışabildiniz mi?
“2018’deki başkanlık seçimleri sonrası, ağustos ayına kadar süren belgisiz bir dönemim oldu. Aslında Lider Ali Koç beni bırakmak istemiyordu, “Seni kaybetmek istemiyorum” diye telaffuzları oldu. Paylaşımlarımız oldu. Lakin konjonktür gereği ve benim için 10 yıllık yorucu bir periyottan sonra 2018 Ağustos ayında ayrıldım. Bir yıl çalışmama kararı aldım.”
“O dönem içinde çok fazla teklif geldi. Dönem sonuna geldiğimiz anda ise 2019 Mayıs ayıydı. Yurtiçinden üst seviye kulüpler, yurtdışından Çin Futbol Federasyonu’ndan bir teklif almıştım. Tam o basamakta Oktay Ercan, Westerlo projesi ile geldi. Kulübü satın aldığını, burada kıymetli bir model oluşturmak istediğini söylemişti. Ailemle bir kıymetlendirme yaptım ve bu projeye sıcak baktım. Ailece bu biçimde bir karar verdikten sonra daima birlikte Belçika’ya, Brüksel’e yerleştik.”
“Belçika’da Türk olmak”
– Orada yaşadığınız en büyük zorluk ve kolaylık neydi?
“Yabancı olmak, bilhassa de Türk olarak kabul görmek Belçika piyasasında nitekim kolay olmadı. Ülkemize ve bizlere karşı bir önyargı kelam konusuydu. Bu manada çok önemli bir efor harcamamız gerekiyordu.Rahatlıkları ise; organize, nizamlı bir ülke. Sistemi yıllar içinde oturmuş. Avrupa standartlarını teğe bir yaşıyor. Alt ve üst yapı, oturmuş. Yalnızca futbola odaklandığımız için değerli bir rahatlık oldu diyebilirim.”
– İki ülkede futbolun işleyişi ortasındaki temel farklar nelerdir?
“Belçika’da çok açık bir biçimde söyleyebilirim ki futbol her vakit ön planda tutuluyor. Fakat bizim ülkemizde ne yazık ki futbolu çok merkezimize aldığımız söylenemez. Gerçek futbolu konuşmak, futbol adamlarının faal rol aldığı bir bölümden bahsetmek mümkün değil. Biz maalesef kaos tarafı, magazinsel boyutu, etrafındaki hayatı seviyoruz.Biz Türkiye’deki profesyonel çalışma hayatımızda gerçek manada futbolla ilgili ayırdığımız vakit çok fazla olmuyor. Lakin onun etrafında dönen kaotik olaylar, düzensizlik, karmaşa, kriz daima bu bahisler etrafında dönen bir futbol hayatı var. Belçika’da ise kısa, orta, uzun vadede futbol planlamaları etrafında dönen bir günlük hayatımız var. Keşke biz de yalnızca futbol konuştuğumuz bir ortamı yaratabilsek ülkemizde. Fakat bu çok kolay bir şey değil.”
– Westerlo’nun şampiyonluk öyküsü nasıl oldu? Kırılma anları nelerdi? Hayal kırıklıkları kesinlikle olmuştur.
“Westerlo’nun şampiyonluk kıssası bizim için çok kıymetli… Belçika’da 5-6 büyük kulübü bir kenara ayırırsak başka kulüplerin büyük çoğunluğunun yabancı yatırımcısı var. Bunlar, dünyanın en kıymetli fonları. Dünyanın en büyük kulüplerinin burada pilot grupları var. Hasebiyle bunlarla yarışmak, onların içerisinden sıyrılıp başarıyı yakalayıp şampiyon olmak nitekim çok kıymetli.”
“Sadece bu bizim şahsî başarımız değil, bir manada ülkemizi burada temsil etmiş oluyoruz. Bu manada da çok pahalı olduğunu düşünüyorum.Burada biz bir proje ortaya koyduk. Üç yıllık bir proje ortaya koyduk. Üç ayağı vardı projenin. Birçok inşaat faaliyeti gerçekleştirdik birinci sene. Sonra kulübü kurumsal bir yapıya kavuşturmaya çalıştık. Birikim ve deneyimimizi buraya aktardık. Doğal ki finansal yapıyı düzelteme ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturma… Bu çok kıymetliydi. Bu alanda da adımlar attık.”
“Bunun yanında futbolda yarışmacı, üst sıralara oynayan bir kadro yaratmaya çalıştık. Bu kolay değil. Zira kümede kalmaya çalışan bir ekip bunun etrafında dönen bir psikoloji… Bu sene teknik manada bir değişiklik yaptık. Jonas de Roeck diye hakikaten çok kıymetli teknik yöneticisi misyona getirdik. Şampiyonluk maksadı koyduk. Birinci günden son güne kadar harikulade bir istikrar ve her maçı domine eden bir grup olduk. Hak ettiğimiz bir şampiyonluk oldu.”
“Ayaklarımız yere basıyor”
– Lider ile birlikte amacınızı nedir? Westerlo’yu nerede görmek istiyorsunuz? Kaç yıllık bir plandan bahsediyoruz?
“Başkan Oktay Ercan, ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli iş adamlarından bir tanesi. Milletlerarası alanda ülkemizi güzel temsil ediyor. Dünyanın en değerli ülkelerinde işleri var.”
– Westerlo projesinde onun çok hoş bir kelamı var, “Bir kasaba grubuyla muvaffakiyet öyküsü yazmak istiyoruz” diye.
“En büyük gayemiz bu. Küçük bir kasaba ekibi dediğim, 8 bin kişilik stadı olan, 4 bin nüfusa sahip olan yeri, kasabayı, Avrupa kupalarına götürmek en büyük hayalimiz. Bu manada gerçekçiyiz. Ayaklarımız yere sağlam basıyor. Adım adım gitmek istiyoruz. Lider Ercan bu bahiste idealist. Değerli bir vizyon ortaya koyan ve önemli disiplinli kurumsal zekaya sahip, tertip yeteneği üst seviye bir insan.”
“Sıfırdan inşa ediyoruz”
Genç yaşınıza karşın deneyimli ve üst seviye bir yönetici olarak gittiniz. Orada ne öğrendiniz?
“Dünyada profesyonel futbol yöneticiliği yapan en genç şahısım. 24 yaşında Gençlerbirliği’nde genel menajerlik vazifesine getirildim ki futbolcuların büyük kısmı benden yaşça da büyüktü. Hasebiyle yaşım genç lakin iş deneyimim çok fazla.” “Fenerbahçe üzere bir dünya devinde yıllarca bu işi yaptım. Bu manada değerli bilgi birikim ve deneyime sahibim.”
“Burada altyapı tertibi konusunda çok daha fazla bilgi sahibi oldum. Çok kıymetli deneyimler edindim. Benim adıma Westorlo, Fenerbahçe’den sonra öbür bir düzey. Burayı biraz daha kendi çocuğum üzere görüyorum. Sıfırdan bir şey inşa ediyoruz.”
‘Makas çok açılmış’
Türkiye’den almayı düşündüğünüz oyuncu var mı? Kriterleriniz nedir?
“Bugüne kadar almaya çalıştık, uğraş ettim. Berke ve Barış’a bu fırsatı sunduk. Gerek profesyonelliği öğrenme konusunda gerek idman disiplini, taktiksel şuur konusunda çok önemli katkılarımız oldu. Olgun olmaları konusunda da önemli katkımız oldu. Berke’nin haftalarca Fenerbahçe formasını giymiş olması, Barış’ın Gençlerbirliği’nde döndükten sonra başarılı olmasını gururla izliyoruz.”
“Türk oyuncuların hepsi teknik olarak burada oynayacak düzeyde. Fakat temel farklılık, fizikî ve taktiksel istikametten… Nitekim makas çok açılmış vaziyette. Buradaki futbolun temposu, fizikî kalitesi çok üst düzeyde olmak zorunda. Bunlar olmadan bırak maçları idmana bile çıkma bahtları olmuyor.” “Son olarak da Göztepe’de çok uygun işler yapan Halil Akbunar’ı ekibimize kattık.”
“Yıldırım kazansa Puyvelde gelecekti”
Belçika futbolunu bugünlere getiren Chris van Puyvelde’nin Fenerbahçe Lideri Aziz Yıldırım ile anlaştığını anlatan Hasan Çetinkaya, seçim kaybedildiği için kontratın iptal olduğunu anlattı.
Belçika futbol modeli, son 20 yılda gerçekleştirilmiş bir numaralı futbol modeli olduğuna vurgu yapan Hasan Çetinkaya, bunun Türkiye’ye uygulanması gerektiğine vurgu yaptı.
2018 yılında Fenerbahçe seçimlerinde Lider Aziz Yıldırım’ın seçim vaatlerinden birinin akademinin başına Chris van Puyvelde’yi getirmek olduğunu anlatan Çetinkaya, “Hatta kendisiyle kontrat de imzalanmıştı. Chris van Puyvelde kim? Belçika futbol modelini oluşturan kişi… 2000’li yılların başında Belçika futbolu isminden çok fazla kelam ettiremiyordu. Hatta bizim Ulusal Kadromuz, Belçika’yı rahatlıkla yenebiliyordu. 2000’li yılların sonlarına hakikat harikulade bir oyuncu patlaması yaşandı. Küçük bir ülke diyoruz fakat dünyanın en değerli oyuncularını yetiştirmeye başladı. Hazard, Kompany, Lukaku, Witsel, De Bruyne üzere hala devam eden bir futbolcu üretimi yaşandı” sözünü kullandı.
Aziz Yıldırım seçimi kazanamaması nedeniyle Puyvelde ile yapılan muahedenin iptal olduğunu lisana getiren Hasan Çetinkaya şöyle devam etti:
“Kendisi de şu an Çin Futbol Federasyonu’nun yöneticisi. Bu futbol modeli neyi kapsıyor? En küçük yaştan, profesyonel düzeye kadar futbolun her alanda bilhassa okul hayatıyla da entegre olduğu harikulade bir program bu. Teknik, taktik, fizikî, çağdaş futbol ihtiyaçları neler? Bunların her birinin programları 5 yaşından itibaren oluşturulmuş. Yetenek geliştirme programları da bunun içinde. Ülkemizde uygulanabilir mi? İşin gerçeği çok fazla ümitli değilim lakin keşke uygulansa…”
