Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Türkiye Belediyeler Birliği Lideri Fatma Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü Dikmen Polis Müzesi Şehit Demet Sezen Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘Çocukların Eğitim Süreçlerinin Güvenliğine Ait Esirgeyici ve Önleyici Hizmet ve Önlemlerin Artırılmasına Yönelik İş Birliği Protokolü’ imza merasimine katıldı. Bakan Soylu, Türkiye’nin büyüdüğünü ve bununla birlikte sorunlarının de çeşitlendiğini belirterek, “Sürekli takip eden, daima izleyen, meselelerin peşinden giden değil, önleyici önlemler alan, onları önceleyen ve onlar ile ilgili adım atmayı devlet kapasitesinin en değerli misyonu olarak nitelendiren bir anlayışı Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu ülkede yönetmeye çalışıyoruz. Eğitim ve güvenlik işleyişinde alarmımızın en yüksek düzeyde çaldığını tabir etmek isterim. 2017 ile 2022 yılları ortasındaki pandemi periyodu de var. Toplam 30 büyük okul etrafları ve güvenliği operasyonu yaptık. Şayet okulun etrafında tek kol sigara satılıyorsa bizim için tehdittir. Okulun etrafında alkol satılıyorsa, tezgah altından bu bizim için büyük bir tehdittir. Okulun etrafında kafeler, kahveler kumar oynatıyorlarsa bu bizim için büyük bir tehdittir. Uyuşturucuyu konuşmak, söylemek, düşünmek, hatta zihnime bile getirmek istemiyorum. Onun için okulun etrafını inançlı hale getirmek bizim için önemlidir” diye konuştu.
‘334 OKUL SERVİS ARACI DENETİM EDİLDİ’
Bakan Soylu, güvenlik kontrollerine ait dataları de paylaşarak, “Son 5 yılda bu güne kadar 328 bin kez okullarımızın etrafı denetim edildi. 3,5 milyon insan okul etrafında tekraren polisimiz ve güvenlik güçlerimiz tarafından okul aile birliği, okul müdürümüz ile irtibatlı halde denetim edildi. 334 okul servis aracı denetim edildi. Bunun 21 bininden daha fazlasına süreç uyguladık. Lastiğinden muayenesine kadar, içerisinde bulunacak güvenlik görevlisinden sürücüsünün niteliğine kadar birçok adım uyguladık. Sonuçta etraftaki iş yerlerini 500 bin defa denetim ettik. Yani okulumuzun etrafında inançlı bir alan oluşturmak için tüm adımları attık” dedi.
‘GENÇLERİMİZ İÇİN UYGUN SİYASETLER HAZIRLAMALIYIZ’
Bakan Derya Yanık ise “Bizim bir taraftan faal yaşlanmayı başka taraftan çocuklarımız ve gençlerimiz için o kadar âlâ siyasetler ve süreçler hazırlamalıyız ki bu genç nüfusun hayata hazırlandığında üretken, kabiliyetli, kendi potansiyelini gerçekleştirme gücünü yakalamış, Türkiye’nin gücünün farkında olan gençler olarak hayata katılmalarını sağlamalıyız. Genel olarak dünyada yaşlanma sorunu var ama ülkemizde de var. Bu yüzden şu anda çocuklarımız ve gençlerimiz bizim için yalnızca çocuk ve genç olmasının yanında Türkiye’nin geleceğini üzerine kuracağımız hazine olarak karşımızda duruyor. Çocuklar ve gençler ile ilgili hiçbir meseleyi ihmal etme, hafife alma ve erteleme talihine sahip değiliz. Tarihe karşı bu türlü bir sorumluluğu taşıyoruz. Hasebiyle bahsin tarafları olarak üç bakanlık ve Belediyeler Birliği’miz bütün kurum ve kuruluşlarımızın bu işin bir tarafında paydaş olduğu tartışmasız” diye konuştu.
‘EĞİTİM, ULUSAL GÜVENLİK MESELESİDİR’
Bakan Mahmut Özer de eğitimi ulusal güvenlik sorunu olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bu ülkede yıllardan beri kız çocuklarıyla ilgili, bilhassa muhafazakar kesiti irrite edecek formda ‘Kız çocuklarını okullara göndermiyor vatandaşlarımız’ halinde muhafazakar kesiti töhmet altında bırakarak; ancak bunun yanında okullar açmayarak, eğitime erişimlerini kolaylaştırmayarak, süreci güçleştirerek geçtiğimiz bir devirden şu anda kız çocuklarımızın okullaşma oranının erkek çocuklarını geçtiği bir eğitim sistemine evirildik. Bu ülke son 20 yıl içerisinde eğitime erişim sıkıntısını çözdüğü üzere kız çocuklarının eğitime erişme meselesini da çözdü. Bugün beyin göçünü sıklıkla gündeme getirenlerin dün başörtüsü yasağından ötürü yurt dışına giden bayanlar ve kızlarla ilgili hiçbir şey konuşmadıklarını görürsünüz. Zira onların kucaklama diye bir kederleri yoktur. Bizim 18,9 milyon öğrencimizin yaklaşık 1 milyonu süreksiz muhafaza altındaki Suriyeliler ve öteki yabancılardır. Bu türlü bir ülke yok. Tüm vatandaşını kucakladığı üzere ona konuk olan insanların çocuklarına da eğitim hizmetini sunan bir ülke yok. Unsur bağımlılığından internet bağımlılığına kadar hiçbir bağımlılığa feda edecek tek bir gencimiz yok. Hiçbir terör örgütüne teslim edecek, kaybedecek tek bir gencimiz yok. Bilhassa son vakitlerde bakanlık olarak internet bağımlılığıyla ilgili süreçlere çok daha müdahil olduğumuz vakit gördüğümüz şey şu; çok tehlikeli bir sürecin içindeyiz. Gençlerimizi bağımlılıkla ilgili süreçlerde yalnız bıraktığımız vakit kaybetme riskimi çok fazla artıyor.”
