BEYZA COŞKUN Ankara – Sahaf/kitabevi işletmecisi Hüseyin Bedir, sahaflığın ender bulunan kitapları toplama ve satışa sunmadan oluştuğunu belirtti. Bedir, korsan kitaplarla ilgili olarak, “Hırsızlığa meyilli miyiz biz bu kıymetli. Haydi artık artırım geldi diye korsan alıyorlar. Artırımlar gidince korsanı, üçkağıdı bırakacak mıyız? Bence bu toplumsal bir sorun. Korsan yayınlar hiçbir vakit akademik yayınlarla uğraşmaz, onun satması lazım” diye konuştu.
Geçmiş yıllarda tarih öğretmenliği yapan Hüseyin Bedir, (45) kitap kesimiyle ilgili merak edilenleri Milliyet’e kıymetlendirdi.
25 bin kitabı var
Üç buçuk yıldır sahaf/kitabevi işleten Bedir’in toplamda 25 bine yakın kitabı var. Bedir, “Çok dua ettim Tanrı’ya beni kitapsız bırakma diye. Kabul oldu.
Elimde her türlü kitap var lakin benim kendi tercihim; sanat, ideoloji, tarih, arkeoloji. Türk okurunun tercih ettiği roman üslubu kitaplarda var elimizde. Araştırma-inceleme, sosyoloji üzere birçok kitap mevcut. En çok talep edilen çeşit ise klasik ve bilim kurgu” dedi.
‘Kitap bir duygudur’
İnternet ortamında da, ikinci el kitap satan yerlerin arttığını söyleyen Bedir, “Kitap bir histir. Tabi bunların ne kadarı işin hissini biliyor orası muamma. Siz bunu patlıcan, domates üzere gel ağabeyime ne vereyim mantığıyla satamazsınız. Sahaflar; bulunmayan, eski baskı kitaplardan oluşur. Kendine çağdaş tanımla sahafım diyen kişi yalnızca kitabı bilir, kitabın içeriğini bilmez. Ahmet Hamdi Tanpınar dediğin vakit Fenerbahçe’ye mi transfer oldu, kim o der. Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ yahut ‘Huzur’ romanı onun için bir metadır. Konusunu bilmez ya da Hüseyin Rahmi Gürpınar’a sorulan ‘Neden evlenmiyorsunuz?’ sorusuna, ‘Odamda öbür bir nefes duymak istemiyorum’ demesini yorumlayamaz. Benim de satmayı düşünmediğim, eski baskı, imzalı kitaplarım var. Bu türlü şeyler çok değerli. Hayat çok farklı, siz imzalıyorsunuz, diğerlerini dolaşıyor ve sizin elinize geliyor. Oradaki ruh çok özel ve kıymetli oluyor. Bu işi sevmemin nedeni de tahminen de budur” dedi. Bedir, ayrıyeten Orhan Pamuk’un da kendisinden internet üzerinden kitap aldığını vurguladı.
Hırsızlığa meyil
Bedir, korsan kitaplarla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Kağıt fiyatlarının artmasından öncede vardı korsan kitap. Hayat pahalılığı daima fazlaydı bizde. Hırsızlığa meyilli miyiz biz bu kıymetli. Örneğin internet satışlarında bildiri geliyor kitap sağlam mı diye. Bu bizim zorumuza gidiyor. Kapağın ucundaki kıvrığı bile yazıyoruz. Birtakımı da yesyeni yazıyor, darmadağın olmuş ya da korsan yayın. Lakin orijinal demiş müşteri oradan alıyor. Bu da bize müşteri kaybettiriyor. Birbirimizi çok rahat kandırıyoruz. Haydi artık artırım geldi diye korsan alıyorlar. Artırımlar gidince korsanı, üçkağıdı bırakacak mıyız? Bence bu toplumsal bir sorun. Korsan yayınlar hiçbir vakit akademik yayınlarla uğraşmaz, onun satması lazım. Al-ver mantığı var. Genelde herkesin bildiği isimler vardır. Ahmet Ümit üzere bunu basarlar, zira satar.”
‘Müşterisi bellidir’
Her yerde bulunmayan, birtakım özel kitapların fiyatının ise epey yüksek olduğunun altını çizen Bedir, “Üretim talebi karşılamadığı surece otomatik olarak fiyat artar. Attila İlhan’ın Ben Sana Mecburum kitabının 2. baskısı var bizde. 500 lira. Metin Eloğlu mesela değerli bir şair. Kendi yazısıyla not tutmuş kitaba. Onu kaça satacaksınız? 10 liraya mı vereceksiniz? Bu türlü kitapların müşterisi belirlidir zaten” diye konuştu.
‘Nasıl okuduğun önemli’
Son periyotlarda insanların kahve ve kitap bağdaştırmasının olduğunu belirten Bedir, “Yeni bir fantezi oluştu. Atıyorum bir çok insanın Tutunamayanlar’ı almasının nedeni reklam. Çok büyük bir şey sanıyorlar. Kötülemek için söylemiyorum fakat neyi nasıl okuduğun, nasıl baktığın değerli. Hiç kaale almadığın bir muharririn, edebi manada daha hoş çıkarımları vardır. Ancak okunmuyor diye makus müdür? Hayır” dedi.
‘Tercih meselesi’
Okuyucunun genelde ikiye ayrıldığını söyleyen Bedir, “Kimi insan sahip olmak istiyor kitaba. Elimle tutabileyim, gözümle görebileyim, istediğim vakit dokunabileyim istiyor. Lakin birtakımı da, internetten pdf okusam kâfi, çok da değerli değil diye düşünüyor. Tercih meselesi” sözünü kullandı.
