Tarihte yaşanmış gerçek olaylardan kurgulanarak yazılan yarı fantastik roman OTTO – Garba ile Sonsuz Seyahat raflardaki yerini aldı. Muharrir Esra Sezer Ciner birinci romanıyla okurlarını 19. yüzyılda yaşayan bir bilim beşerinin sürükleyici hayat seyahatine ortak ediyor.
Çağdaş Türk edebiyatı, yeni yapıtlarla zenginleşmeye devam ediyor. Son olarak, Muharrir, Avukat Esra Sezer Ciner, geçmişten günümüze tarihe damga vurmuş birtakım bilim insanı, sanatçı ve girişimcilerin yaşanmışlıklarından esinlendiği ve kendi manevi birikimlerini de harmanlayarak kaleme aldığı OTTO – Garba ile Sonsuz Seyahat isimli birinci romanını yayımladı. Muharrir bu yapıtıyla, okurların hayatı felsefi açıdan sorgulamalarının ve farklı bakış açıları edinmelerinin önünü açıyor.
19. yüzyılda yaşamış bir bilim beşerinin sürükleyici hayat hikayesinin anlatıldığı roman Avrupa’da geçiyor. Kitabın ana karakterlerden biri olan bilim insanı Alfred’in tutkulu ve şiddetli çalışmaları sonucu kazandığı büyük muvaffakiyetinin getirdiği derin ıstırap ve onu yalnız bırakmayan ruhsal rehberi Garba ile hesaplaşması anlatılıyor. Yaşanmış olayların ışığında kurgulanan roman, okurları, duygusal tecrübelerini sorguladıkları heyecanlı bir serüvene çıkarıyor. Devrinde Avrupa’da çığır açan tutkulu dahi Alfred ile gizemli rehber Garba’nın hayat seyahatlerini bahis edinen kitap akıllara “Başlangıçlar mı sonuçları hazırlar, yoksa sonuçlar mı birer başlangıçtır?” sorusunu getiriyor.
“Kitabımın ana teması 10 yıldır zihnimde dolaşıyordu”
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Oktay Akbal Edebiyat Ödülleri’nde Cumhuriyet’in 100. Yılı başlığıyla deneme, köşe yazısı kısmında düzenlenen müsabakada birincilik alan Muharrir, Avukat Esra Sezer Ciner, “Kitabımda esinlendiğim karakterler ve içeriğin alt yapısı uzun vakittir zihnimde dolaşıyordu. Art planda dönüp duran fikirlerin kağıda dökülmesi neredeyse 10 yılı buldu diyebilirim. Kurguyu oluşturmak ve yazıya dökmenin yanında, roman bir periyodu anlattığından, içerikteki bilimsel ve tarihî hususları çok taraflı araştırmak da epey vaktimi aldı. Romandaki ana karakter Alfred tutkulu ve çalışkan biri. Lakin zorluklarla karşılaştığında yılmaya da eğilimli. Tam da bu noktada gizemli bir rehber, tahminen de bir iç ses, çeşitli hayat ideolojilerini aşılayarak ona takviye oluyor. Okurlarıma, zorluklar karşısında çaresiz hissettiklerinde, pes etmeden yollarına devam edebilmelerine yardımcı olabilmek amacıyla, motivasyon verecek, ilham kaynağı olacak bir kitap ortaya koymayı amaçladım. Bu doğrultuda, hayata dair bir nebze olsun umut aşılayabilmek, bu yüzden de olabildiğince çok okura temas edebilmek en büyük arzum. İnandıklarım üzerine biraz olsun düşündürebilsem dahi ne keyifli bana” dedi.
“Hayatta yaşadıklarımız domino taşı gibidir”
Esra Sezer Ciner kelamlarını şöyle sonlandırdı: “Kitabımı her okuyan, kendi hayatından bir kesitle karşılaşacak ve kendinden bir kesim bulacaktır diye düşünüyorum. Böylece, yaşadıkları hakkında sebep sonuç münasebeti kurmak suretiyle fotoğrafın bütününe bakmaya yönlenebilecekler. Hayat bana, yaşanan her olayın bir domino taşı tesirine sahip olduğunu gösterdi. Her taş, bir sonraki taşın durumunu değiştiriyor. Kanaatimce, yaşadıklarımızı ve yaşattıklarımızı bu açıdan değerlendirirsek, hiçbir emeğin karşılıksız, kötülüklerin ise cezasız kalmayacağına dair inancımız güçlenecek.”
